Evrende başlıca 3 değişmez katsayının değerlerini bilmek ve
bu değerleri uygun boyut denklemleri ile çözerek sonuca ulaşmak gerekir. Bu katsayıların ilki ışık hızı
olarak bilinir.
Işık, uzayda (boşlukta) saniyede 300.000 kilometre yol alır
(gerçekte 299.793 km/sn). Bu evrensel sabitin en usta fizikçisi Albert
Einstein, ışık hızı sabitini rölativite (görecelik, izafiyet) denklemlerinde
kullanmış ve olağanüstü yaklaşımlarla uzayın özelliklerini yakalamayı
başarmıştır. Einstein ve sonradan gelen uzman fizikçiler de bu ışık hızı
sabitesine büyülenmiş gibi bağlı kalmışlar ve açığa çıkan sonuçlardan şaşkına
dönmüşlerdir. Işık hızı bir değişmez değerdir. Dünyanın, güneşin, gezegenlerin
ve galaksilerin; özetle tüm evrenin neresine gidersek gidelim, ışık hızı hep
aynı kalır. Işık hızı yardımı ile, enerji kavramı yepyeni bir anlam kazanmış; madde, zaman, hız
ve kütle gibi temel özellikler de bu sabite ile sonsuz ufaklarda, alışılmışın
üstünde değerlerle yorumlanmıştır.
Einstein, bize matematik denklemler yardımıyla ispat etmiştir ki, evrenimizde en yüksek hız,
ışık hızıdır. Hiçbir maddesel cisim ışık hızına asla ulaşamaz. Işık hızına
yaklaşan bir cismin kütleside artar. Oysa, kütlenin hiç değişmeyeceğini; evrenin
neresine gidersek gidelim hep kütlenin sabit kaldığını biliyorduk. Einstein, bu
köhne ve çürük yargıyı da yıkarak, onun yerine ancak efsanelerde rastlanan
güzellikte muhteşem bir saray kurmuştur. Eintein, ayrıca ışık hızına yaklaşan
bir hızla hareket eden uzay aracında, zamanın dünyaya göre daha yavaş
akacağınıda ispatlamıştır. Böylece zamanın hıza bağlı ve bağımlı olduğunu da
göstererek, ileri ve olağanüstü bir yaklaşımla
fiziğin dar kalıplarını yıkmış; ferah ve aydınlık bir yolda engin
ufuklara kadar uzanan düşünce katarlarını harekete geçirmiştir. Bütün
denklemlerde ışığın değişmez hızını göstermek için (c) harfini kullanmak adet
olmuştur.
Işık hızının saniyede 300.000 kilometre olarak hep sabit
kalması, bize yakın uzayın büyüklüğü hakkında bir fikir verebilir. Ay, bizden
380.000 km. uzaktadır, ışığı yaklaşık bir saniyede bize ulaşır. Güneş bizden
150 milyon kilometre uzaktadır, ışığı bize 8 dakikada gelir. Gökyüzünde
gördüğümüz yıldızların hepsi birer
güneştir. Yıldızlar, çevrelerine ışık ve ısı yayarlar. Bize en yakın olan Alfa
Centearu ismindeki yıldız, dünyamızdan o kadar uzaktadır ki, onun ışığı bize
anca 4,5 yılda gelir. Bu yıldıza teleskopla
“şimdi” gözlediğimiz zaman, aslında onun 4,5 yıl önceki halini görüyoruz
demektir. Bir başka deyişle bu yıldızdan “şimdi” çıkan ışınlar, uzayda 4.5 yıl
süren bir yolculuktan sonra dünyamıza ulaşmış olacaktır.
Güneşimiz, ismine Samanyolu dediğimiz bir yıldız adası
(galaksi) içinde yer alır. Uzayda yıldızlar hep toplu olarak bulunurlar, yalnız
kalmaktan pek hoşlanmazlar. Samanyolu’na
en yakın olan bir başka galaksi daha vardır. Astronomi uzmanları , bu
galaksiye “Andromeda Galaksisi”
adını vermişlerdir. Bu galaksinin
uzaklığını kilometre gibi yetersiz bir birimle ölçemeyiz. “Işık yılı uzaklığı”
birimini kullanmamız gerekecektir. Işığın bir saniyede aldığı yol, 300.000
kilometre ise; bir dakikada, bir saatte, bir günde ve nihayet 365 günde aldığı yolu, bir ışık yılı uzaklık
olarak tarif edebiliriz. Bu uzaklık, yaklaşık 9.5 trilyon kilometre eder. İşte Andromeda
Galaksisi’nin 2.5 milyon ışık yılı
uzaklıkta olması, bu akıllara sığmaz gerçeği anlatır. Bu uzaklık; o kadar
büyük, o kadar büyüktür ki, bu yıldız kümesini
şimdi teleskopumuzla gözlesek,
onun 2.5 milyon yıl önceki halini görüyoruz demektir. O zamanlar, dünya
üzerinde belki dinazorlar hüküm
sürüyordu.
Bizden 2.5 milyon ışık yılı ötedeki Andromeda yıldızlar adası... |
Kaynaklar:
- Harrison R. Edward, "Cosmology"
- Davies Paul, "Space and Time in the Modern Universe"
-Taşkın Tuna, "Sonsuz Uzaylar"