Evrimi anlayabilmek için "Evrimi ne tetikliyor?" sorusuna cevap verebilmek gerekiyor aslında. Öncelikle bu soruya cevap vereceğiz.
Maalesef günümüzde evrimin tek mekanizmasının mutasyon olduğu şeklinde bir yanılgı içerisindeyiz. Mutasyon, bir mekanizmanın ne kadar öngörülmez olduğunu belirttiği için direk olarak böyle bir yanılgı içerisine girip ‘her şey tesadüf olamaz’ diyerek kolaycılıkla evrim hakkında düşünmekten kaçıyoruz. Bu yüzden öncelikli olarak böyle bir düşünceye sahip iseniz bu düşüncenizi yanlış olduğunu, evrimin mutasyondan daha etkili mekanizmalara sahip olduğunu bilmelisiniz.
Mutasyonlar, DNA'nın eşlenmesi sırasında ortaya çıkan hatalardır |
Evrim mekanizmaları, evrimin gerçekleşmesini sağlayan doğal olgulardır. Genel olarak, canlıları sürekli veya aralıklarla etkileyen doğal yasalardır.
Evrim mekanizmalarını seçici/eleyici ve çeşitlilik olarak ikiye ayırabiliriz. Bu yazımda size anlatacaklarım arasında doğal seçilim ve yapay seçilim eleyici, gen akışı ve mutasyon çeşitlilik mekanizmaları arasında yer alır.
İlk olarak doğal seçiminden biraz bahsedeceğiz.
DOĞAL SEÇİLİM
Doğal seçilim, bir popülasyon dahilinde yaşanan ortama uyum sağlayabilen canlıların hayatta kalması ve ortama uyum sağlayamayanların bu yarıştan elenmesi sonucu ölmesidir. Bu sayede hayatta kalabilen canlılar ürerler ve genlerini yavrularına aktarırlar.
Heh! İşte bununu gibi bir şey |
YAPAY SEÇİLİM
Yapay seçilim, bir canlının başka bir canlıyı kendi istekleri, arzuları, çıkarları doğrultusunda kayırarak, işine gelmeyenlerin üremesine engel olarak yapay olarak bir seçilim yapmasıdır.
Yapay seçilime örnek verecek olursak, insanların kurtların uysal olanlarının yaşamasına izin vererek vahşi olanların üremesine izin vermemesi yapay seçilimdir. Bu sayede köpekler, kurtların yapay seçilim ile türleşmesi sonucu oluşmuştur.
Köpeklerdeki bu çeşitliliğin sebebi, biz insanlarız aslında |
Birazda çeşitlilik mekanizmalarından bahsedelim.
GEN AKIŞI (GÖÇLER)
Temel olarak, henüz aralarında türleşme olmamış, aynı türden ama birlikte yaşamayan bireylerin yaşam alanlarının yakınlığından dolayı birbirleriyle çiftleşmeleridir.
Başka bir yandan herhangi bir popülasyona ait bireylerin popülasyonu terk etmesi veya herhangi bir zorunluluk yüzünden popülasyondan ayrılması da gen akışı olarak incelenebilir.
Yani popülasyondan olan genlerden bir kısmı dışarı çıkabilirken, bir kısmı da popülasyona sonradan dahil olabilir.
MUTASYON
Mutasyonlar, bireyde canlı hücresinin çekirdeğinde bulunan ve kalıtsal özelliklerin ortaya çıkmasını sağlayan DNA molekülünün; radyasyon, X ışını, ultraviyole, ani sıcaklık değişimleri ve kimyasallar sonucunda bozulmasıdır. Mutasyonlar çoğunlukla öngörülemez, rastgele olan değişimlerdir.
Mutasyonlar, genel olarak bakılırsa, uzun vadede seçilim sayesinde avantajlar sağlayabilecek genetik değişimlerdir.
Bu küçük hatalar uzun vadede çok büyük değişimlere yol açabiliyor |
Evrim mekanizmalarından bahsettik, peki evrimleşen bireyler midir, popülasyonlar mı? Gelin biraz da bunun hakkında düşünelim.
Evrim süreci çok yavaş gelişir ve tek tek bireylerde değil, genel olarak popülasyonlarda gerçekleşir. Günümüz insanından önceki bir tür, hemen insana dönüşmemiştir. Evrim, tek tek bireylerin, bazı seçilim mekanizmaları ile zaman içinde elenmeleri ve popülasyonların belirli yönlere sapması sonucunda ortaya çıkmıştır. Verdiğimiz kurt örneğine dönecek olursak, kurt ırkı bir anda uysal köpeklere dönüşmedi. Popülasyonlar olarak zaman içinde evrimleştiler, tek tek birey olarak değil.
Peki, evrim hakkında birazcık da olsa bilgi sahibi olduk, olduk ama hala evrim hakkındaki farklı düşünceleri bilmiyoruz. Gelin biraz da onlara bakalım.
Lamarck’ın evrim teorisine bakacak olursak, yani Lamarkizm, canlı türlerin değişimine ilişkin olarak ortaya atılan bir teoridir. Bu teoriye göre Lamarck, çevredeki değişikliklerin canlılara ihtiyaç olarak geri döndüğünü, bu ihtiyaçların da canlıların bedenlerinde birtakım değişiklikler oluşturduğunu, bu değişikliklerin de sonraki nesillere aktarıldığını söylüyor. ‘Kullanılan organlar gelişir, kullanmayan organlar körelir.’ tezini de savunmuştur. Fakat toplu olarak bu teori günümüzde geçerli değildir, çünkü Mendel’in çalışmaları, Lamarck’ın ‘Sonradan kazanılan özelliklerin aktarılması.’ tezini çürüttü. Lamarck’ın bu fikrini kanıtlamak için yapılan deneyler de başarısız olunca, teori gerçekliğini kaybetmiş oldu.
Demek ki neymiş? Sonradan kuyruğu kesilen farenin, kuyruklu bir evladı olabiliyormuş |
Darwin’in evrim teorisi ise farklıydı. Darwin, türlerin ortak atalarda buluşmak zorunda olduğunu, ortak atalardan evrimleştiğini ileri sürmüştür. O, tek ve devasa büyüklükteki bir evrim ağacının olduğunu söylemiştir. Lamarck’tan ve diğer bilim insanlarından farklı olarak, soyların uzak ve alakasız olduğunu değil, gayet birbirleriyle alakalı olduğu görüşünü savunuyordu.
Her ne kadar çoğu tür bu ağaca sığmasa da, onlarda bizimle aynı kökene sahip |
- Evrim, tek başına ele alındığında, bir organizmanın soy hattının zaman içerisinde değişimidir. (Bu fikir aslında Darwin’e ait değildir fakat Darwin bu konuda kuvvetli kanıtlar sunmuştur. Öyle ki Darwin’in sunduğu kanıtlarla evrime inanmayan birçok bilim insanı görüşlerini değiştirmiştir.)
- Darwin’in ileri sürdüğü ortak ata fikri, Lamarck’ın ileri sürdüğü evrim teorisinden köklü bir biçimde farklıdır.
- Kademeli evrim, Darwin’in evrim teorisinin köşebaşı taşlarındandır.(Günümüzde ‘adaptasyonculuk’ olarak bilinen bir evrimsel biyoloji ekolü hala Darwin’in bu görüşünü savunur ve en güçlü açıklama budur.)
- Popülasyon içi karakter dağılımının değişimi, Darwin’in evrim teorisinin temellerini oluşturmaktadır.
- Evrimin ana mekanizması doğal seçilimdir.
Darwin’in evrim teorisi de aslında bunlardan ibaret. Kim bilir, belki de bir gün bu teori de çürütülecek ve yeni bir teori hayatlarda yer almaya başlayacak. Fakat şunu biliyoruz ki, evrimi çürütecek yeni bir bilimsel teori çıkmadığı sürece evrim tek gerçek olarak kalacaktır.
Kaynaklar: